Liderleri alen markaryan, sevimli bir adamdır. Söyle bir baktığında tribün amigosu demezsiniz,en fazla 'naaber baba ya' demek gelir içinizden,ama seyircinin önünde dikildi mi,eliyle bir 'şşşşt' yaptı mı;akıllara zarar şekilde 1.500 kişi aynı anda susar.'ama nasıl olur' der ilk kez görenler.
grubun ağır topları genel olarak solcudur fakat grubun belli bir siyasi görüşü olması gerektiğini savunmazlar.Hatta solcu ile milliyetçinin beşiktaş golünden sonra birbirlerine sarılmasını övünerek anlatırlar.Veya bir hizmet sektöründe çalışanla doçentin..tribünde de birleşemeyecekse bu insanlar,tribünde dahi 'burdaki herkes solcu olmalı' denecekse zaten yanmışız demektir.Yine bu grup nazım hikmet'in şiirlerini pankart,grup yorum'un şarkılarını tezahürat,sosyalist marşlarını tribün marşı yaparlar.Savaş dönemlerinde meydana dökülür,orak çekiç veya anarşi pankartları indirildi diye,tüm pankartları ters asarlar.
Lakin anarşistliklerinin genel olarak sanıldığı gibi derin boyutları yoktur,karşıdırlar. Bu yüzden anarşinin isyankarlığını sevdiklerini söylerler.Herkese,kendimize bile karşıyız derken alabildiğine anarşist ruhlu,sadece mustafa kemal'e karşı değiliz derken de anarşizmden o kadar uzaktırlar.
En çok da aşırı popülerleşmelerinden çekmişlerdir.Aslında memnundurlar bir yandan fakat çok da çekerler.Maça dahi gitmeye niyeti olmayan adam dalar kadıköy meydanına,içindeki pisliği boşaltır,sonra gururla bağırır:'çarşııı!!'.tribünde bir genç öldürülür;katili bellidir:'çarşı!'.
elbette ki tamamen masum bir grup değildir. Bir kere şahısa küfür etmeleri en büyük yanlışlarıdır.ayrıca 10-15 sene önceki tüm taraftarların dahil olduğu sopalı kavgalarda da nam salmıştır.
Tezahürat konusundaki yaratıcılıkları zaten efsanedir.Sloganları,pankartları yabancı basına konu olur. Bir avrupa kupası maçından sonra yabancı gazetelere maçın önüne geçerek manşet olabilen tahminimce tek taraftar grubudur.Gözlerimin önünde birçok yabancı takım taraftarının maçı bırakıp bu adamları izlediği,hatta kimilerinin ileri gidip alkışladığı bakidir.
Türkiye'deki etkisi ise barizdir.Nefret edeni çoktur,tanımadan seveni çoktur,tanıyıp seveni çoktur ama futbolla ilgilenen herhangi bir adama çarşı dersen;şöyle bir durur.
En önemli özellikleriyse takımı yuhalamazlar. Çok istisnai bir durum olmadıkça bırakın oyun sırasında ıslıklamayı;futbolcu kötü bir oyundan sonra sahayı terkederken bile yuhlamazlar.Istisnai durumlar da erman gibi taraftara kafa atma cüretini gösteren ibişlere işler. Bir de seneler önce tüm takımı tribüne çağırıp ana-avrat saydırmaları vukuatı vardır ki;o bile nevi şahıslarına münhasırdır.Yine de hoş değildir, özür dilenmiştir.
Hep destek tam destek lafına ihtiyaçları yoktur, çünkü öyledir yani.Ama küfür etme ettirme kampanyasına ihtiyaçları vardır,çünkü çok küfür ederler.Herkes payına düşeni alsın buradan. Ettiklerinde de küfürün de kralını ederler o ayrı.En şukela argo tezahüratlar buradan çıkar.
Takımlarına sevgilerini başarıyla ölçmediklerini zaten her fırsatta söylerler.Biz seni sevinmek için sevmedik onların lafıdır.En büyük olduklarını iddia etmezler,ama en yürekten biz severiz takımımızı derler..Buna da eziklik denir kimi kişilerce,hatta asla büyük olamazsınız derler onlara.Küçüklerin büyük saydığı,büyüklerin küçük saydığı araf'ta kalmış bir takımın araf'ı seçmiş taraftarlarıdırlar.
Türikye'de kapalı deyince akla gelen tek gruptur.Kimi taraftarların tribünlerini bırakıp başkanlarına boyun eğdiği dönemde,yılmamış tribünlerini geri almışlardır.Kızdırmayın giderem haa diyen başkanlarına biz çekeriz cefa,bizi bırakma değil;isteyen gider hiç farketmez demişlerdir..öyle ya da böyle, kimileri haklı olarak kızsa da,kimileri haklı olarak sevse de türkiye'de tribünlerin gerçek rengidir.Hem de renklerin arafta kalmışlarından, siyahla beyazdan müteşekkil,ölümle yaşamın arasında, zindanla-aydınlığın zıtlığında.